Datça’yı bir kez görenin gönlü burada kalır derler. Maviyle yeşilin buluştuğu bu özel yarımada, hem kafa dinlemek hem de keşfe çıkmak isteyenler için biçilmiş kaftandır. Ancak birçok tatilci Datça’ya geldiğinde nereden başlayacağını bilemez.
Bu yazımızda sizin için hem denize doyacağınız, hem tarih koklayacağınız hem de yöresel lezzetleri tadacağınız 3 günlük gezi planı hazırladık.
Ve işin en güzel tarafı şu: Zeyt Inn Hotel’de konakladığınızda tüm bu noktalar sadece bir yolculuk uzaklığında.
Datça’da ilk gün denizle tanışma günü. Bu rota sizi en güzel koylara götürecek. Kalabalıktan uzak, berrak sularda yüzmek için harika bir başlangıç.
Zeyt Inn Hotel’de zengin serpme kahvaltınızı yaptıktan sonra yönünüzü batıya çevirin. Palamutbükü, Datça’nın en popüler ve en berrak koylarından biri. Upuzun bir sahil şeridi ve taşlık yapısıyla tertemiz deniziyle ünlü.
Fotoğraf severler için sabah saatleri ışık açısından idealdir.
Palamutbükü’nde sahile yakın balık restoranlarında taptaze deniz ürünleri tadabilirsiniz. Ahtapot salatası ve levrek buğulama burada favori!
Yemek sonrası rotanızı Hayıtbükü’ne çevirin. Daha sakin ve yerel bir atmosfere sahip olan bu koy, gölgeli ağaçlar ve küçük kafeleriyle sizi dinlendirir.
Ovabükü ise hemen yan koyda, daha geniş bir sahile sahiptir.
Denize son bir kez girip günün tadını çıkarın
Zeyt Inn Hotel’e dönün. Bahçede, taş mimarinin yarattığı huzur eşliğinde bir akşam çayı veya havuz başında hafif bir yemekle günü sonlandırın.
Datça sadece doğasıyla değil, binlerce yıllık geçmişiyle de büyüler. Bu gün hem kültür hem görsellik açısından tatilin doruğudur.
Sabah saatlerinde Eski Datça sokaklarını arşınlayın.Taş evlerin, begonvillerin ve şiir kokan duvarların arasında yürümek bile başlı başına bir terapi.
Küçük bir kafede Datça bademli kurabiye eşliğinde kahve molası verin.
Öğle yemeğinde tercihinizi keşkek, zeytinyağlı enginar, kabak çiçeği dolması gibi yerel tatlardan yana kullanın.Bu küçük restoranlarda kullanılan ürünlerin büyük bölümü Datça köylerinden gelir.
Öğleden sonra arabayla yaklaşık 35–40 dakikalık yolculukla Knidos Antik Kenti’ne geçin. Burası bir zamanlar Ege ve Akdeniz’in kesişimindeki en önemli liman kentlerinden biriydi.
Gün batımı saati yaklaşmadan gitmeniz önerilir. Manzara eşsizdir.
Güneşi yavaşça Ege’nin sularına uğurlarken harika fotoğraflar çekin. Sonrasında Zeyt Inn Hotel’e dönüş yolculuğu. Otele vardığınızda havuz başında hafif bir akşam yemeğiyle günü tamamlayın.
Tatildeki son gününüzde hem dinlenin, hem alışveriş yapın, hem de doğayla vedalaşın.
Datça’nın simgelerinden biri olan Kızlan Yel Değirmenleri, fotoğraf ve doğa yürüyüşü için harika bir durak. Değirmenlerin çevresindeki tepeler yürüyüş için uygundur.
Doğayla baş başa kısa bir zaman.
Yürüyüş sonrası Zeyt Inn Hotel’e dönüşünüzde, taş mimarili bahçemizde sunulan doğal lezzetlerle enerjinizi yeniden toplayın:
Zeytin & zeytinyağı (Datça’ya özgü siyah, yeşil ve kırma çeşitleri)
Ezine beyaz peynir, keçi peyniri, lor ve eski kaşar
Ev yapımı reçeller, bal, fındık ezmesi
Sıcak bazlama, kızarmış ekmek, pankek
Taze sıkılmış mandalina suyu
Sınırsız çay veya filtre kahve
Doğayla iç içe, taptaze bir kahvaltı deneyimiyle gününüze lezzetli bir ara verin.
Datça merkezde veya Eski Datça sokaklarında vakit geçirin. Sevdikleriniz (ve kendiniz) için şu hediyelikleri almayı unutmayın:
Tatilinize romantik bir kapanış yapmak isterseniz, Datça merkezdeki Kumluk Plajı civarındaki deniz manzaralı restoranlar tam size göre. Denize karşı güzel bir akşam yemeği keyfiyle Datça’ya veda edebilirsiniz.
Tüm bu rota boyunca konaklamanızı Zeyt Inn Hotel’de yaparak:
Rezervasyon yapmadan önce odalarımızı inceleyin, 2025 yazı için avantajlı fiyatlarımızı kaçırmayın!